FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nda New Jersey’de oynanan maç, yalnızca bir galibiyetin değil, bir futbol felsefesinin zaferine dönüştü. PSG, Real Madrid’i 4-0’lık net bir skorla mağlup ederken, sahadaki taktiksel üstünlüğüyle sezonun en çarpıcı performanslarından birine imza attı.
Taktiksel Üstünlük: PSG’nin 3. Bölge Baskısı ve Zonal Disiplini
Luis Enrique’nin PSG’si, bu sezon özellikle top rakipteyken uyguladığı “asimetrik 4-3-3” yapısıyla fark yaratıyor. Sol kenarda daha genişleyen, sağda ise daha daralan bu yapı; rakibin çıkış kanallarını kilitleyerek topu sık sık geri kazanmaya odaklı.
PSG’nin Maç Boyunca Öne Çıkan Teknik Özellikleri:
- Yüksek blokta pres: PSG, Real Madrid’in defans hattına yaptığı baskıda sadece oyuncuya değil, pas kanallarına da kilit uyguladı. Bu sayede Madrid’in defansif organizasyonu sık sık panik paslara zorlandı.
- Topun yönünü hızlı değiştirme: Orta sahada Vitinha gibi pas kabiliyeti yüksek oyuncularla oyunun yönünü kısa sürede değiştirerek Real savunmasını dengesiz yakaladılar.
- Bek-kanat senkronizasyonu: Mendes ve Hakimi, kenar çizgisine genişlik sağlarken iç koridorlara doğru yapılan koşularla Madrid’in savunma hattı sürekli olarak genişletildi. Bu da merkezi boşluklar yarattı.
- Geçiş oyunundaki netlik: PSG, topu kaptığı anda 3. bölgeye geçişlerde direkt oynayarak rakip yerleşmeden kaleye yöneldi. Bu geçişlerde 7 ila 9 saniyede pozisyona girme oranları dikkat çekiciydi.
Real Madrid’in Taktiksel Zaafları
Xabi Alonso’nun Real Madrid’i, alışıldık pragmatik çizgiden farklı olarak yüksek riskli, geniş alanlara yayılan ve savunmayı ihmal eden bir yapıyla sahadaydı.
Madrid’in Sistemsel Hataları:
- Arda & Bellingham ikilisinin savunma katkısı yetersiz kaldı: Orta sahada defansif yük tek başına Tchouaméni üzerine bindi. Bu da PSG’nin merkezden sayısal üstünlükle girmesine neden oldu.
- Önde üçlü pres başarısız: Madrid’in üç forvetli hattı, PSG’nin pas trafiğini engelleyecek pres uyumunu sağlayamadı. Enrique’nin üçlü çıkışı bu zayıflığı kolayca aştı.
- Kanat beklerinin izole kalması: Özellikle sağ kanat, sürekli olarak ikili hatta üçlü hücum tehditlerine karşı yalnız bırakıldı. Yardım savunmaları zamanında gelmedi.
- Arda Güler’in yanlış rolde kullanımı: Genç yıldız, topu yönlendiren bir oyun kurucu rolüne itilse de bu denli yüksek baskıya maruz kalan bir maçta hem fiziksel hem de pozisyon bilgisi açısından sarsıldı. Sahada ‘yokmuş’ gibi görünmesi, bu sistemin onu taşıyamamasıyla ilgiliydi – yeteneğiyle değil.
Veri Destekli Taktiksel Göstergeler
| İstatistik | PSG | Real Madrid |
|---|---|---|
| Topa sahip olma | %56 | %44 |
| Kazanılan ikili mücadele | 58 | 39 |
| Şut / İsabetli şut | 17 / 9 | 6 / 1 |
| Orta sahada top çalma | 14 | 5 |
| XG (Gol Beklentisi) | 3.21 | 0.48 |
PSG’nin özellikle ikili mücadelelerdeki üstünlüğü ve orta sahada yaptığı top kazanımları, maçın kaderini belirleyen temel etkenlerdi.
Mbappé’siz Daha İyi mi?
İlginç bir gözlem: Mbappé’nin sakat olduğu dönemlerde PSG’nin daha dengeli, pas organizasyonları daha yerleşik bir yapıya sahip olduğu yorumları yeniden gündemde.Mbappé’nin bireysel kalitesi tartışmasız olsa da, topu domine etme arzusu takımı zaman zaman “tekil çözüm” arayışına sokuyor. Bu da modern futbolda ekip işinin önüne geçebiliyor.
Sonuç: Saha Yetenek Değil, Düzen İster
PSG, bu maçta yalnızca bireysel yetenekleriyle değil; taktik disiplin, fiziksel uyum ve planlı organizasyonla fark yarattı. Real Madrid ise teknik direktör Xabi Alonso’nun sistem denemesinin kurbanı oldu. Belki bir fikir denemesi, belki de cesur bir dönüşüm hamlesiydi…Ama sonuç olarak bu gece Paris’te kazanan yalnızca bir takım değil, bir sistemdi.
Can Demir
Alaturka sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.



